Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ‘Türk-Arap Ekonomi Forumu’nda açıklamalarda bulundu.
Forum çerçevesinde Bakan Şimşek moderatörlüğünde düzenlenen “Küresel Zorlukların Üstesinden Gelmek ve Yeni Fırsatları Yakalamak” başlıklı panele, Kuveyt Ekonomi ve Yatırımlardan Sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Petrol Bakanı Saad Hamed Nasır el-Barak, Mısır Maliye Bakanı Muhammed Muid ve Katar Devlet Bakanı ve Serbest Bölge İdaresi Başkanı Ahmed es-Seyyid katıldı.
ZORLAMALARA DİKKAT ÇEKTİ
Bakan Şimşek, etkinliğin başında Gazze’de hayatını kaybeden ve zulümle karşı karşıya kalan insanları andı.
Dünyadaki belirsizliğin yanı sıra Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada yaşanan sınanmalara işaret eden Şimşek, iş yapmak için küresel arka plandan kaynaklanan zorlamalara dikkati çekti.
“KÜRESELDEKİ EKONOMİK GERİLİM ARTIK NORMALİMİZ OLDU”
Şimşek, mevcut süper güç olan ABD ile yükselen güç olan Çin arasındaki rekabetin, ticarette parçalanmaya, korumacılığa, jeopolitik gerilimlere neden olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Küreseldeki ekonomik gerilim artık normalimiz oldu. Böyle bir zamanda genelde bölgesel ticaret entegrasyonunun daha hızlı gerçekleştiği görülüyor ancak bizim bölgemize baktığımızda, bölge içinde ticaret ve ticaret entegrasyonu dünyanın en düşüğü. Bölgesel ticaretimiz eğer petrolü çıkartırsanız bütün ticaretin yüzde 11’i, petrolle birlikte bizim bölgemizde yüzde 14. Bu, Avrupa’da yüzde 70, Asya’da yüzde 50.
“TEKERLEĞİ YENİDEN İCAT ETMEMİZ GEREKMİYOR”
Tekerleği yeniden icat etmemiz gerekmiyor, siyasi ve mevzuat açısından olumlu bir ortam sağlamamız faydalı olacak. Serbest ticaret anlaşmaları da diğer faydalı olacak şey. Bunu yaptığımız takdirde standart sağlamış olacağız ve iş yapma arka planını çok daha olumlu hale getireceğiz, engelleri kaldıracağız, sadece yatırımları değil ticareti de daha hızlı şekilde kolaylaştırmış olacağız.”
“NEREDEYSE RESESYON ANLAMINA GELİYOR”
Katılımcı ülkelerin barındırdığı fırsatlar ve gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, mevcut zorlukların engel teşkil etmeyeceğini, kolektif çalışmayla bunların aşılabileceğini dile getirdi.
Bakan Şimşek, küresel ekonomide yaşanan gelişmelere ve beklentilere işaret ederek şunları söyledi:
“Zorlu bir dönemden geçiyoruz, global ekonomiye baktığımızda orta düzeyde büyüme olduğunu görüyoruz. IMF’nin tahminlerine göre gelecek yıl küresel büyüme oranı sadece yüzde 2,9 olacak. Hindistan’ı ve Çin’i hariç tutarsak global büyüme oranının yüzde 1,6’ya ineceğini görüyoruz, bu oran kişi başı gelir açısından neredeyse resesyon demek. Sorun sadece gelecek yılda değil önümüzdeki 5 yılla ilgili büyüme tahminlerine baktığımızda büyümenin yüzde 3 ya da yüzde 3,1 düzeyinde olacağı düşünülüyor. Çok açık biçimde görüyoruz ki bölgesel ticareti, bölgesel entegrasyonu geliştirmek önemli hale gelecek. Bu yüzden ortak bir temayla başlamamız gerek. Ticaret, büyümenin temel motorlarından biri. Şu an büyümenin global olarak yavaşladığını görüyoruz. Daha yakın çalışarak bölgesel ticareti güçlendirebiliriz, aynı zamanda yavaş büyüme engelini hep beraber aşabiliriz.”
“İLERLEMENİN TEK YÖNTEMİ REFORM YAPMAKTIR”
Şimşek, dünya çapında finansal şartların zorlayıcı olduğunu vurgulayarak, bölgedeki ülkelerin barındırdığı fırsatlar iyi değerlendirilerek, kaynaklar iyi kullanılarak çok ciddi bir dönüşüm sürecinin başlatılabileceğini, bütün bölge için faydalı bir büyümenin ortaya çıkabileceğini dile getirdi.
“Hem bölge için hem ülkemiz için ilerlemenin tek yöntemi, öncelikle reform yapmaktır” diyen Bakan Şimşek, şunları ifade etti:
“Bu ülkeler, kredibilitesini artırması gereken ülkeler. Yapısal reformlarla para akışı ülkeye çekilmeli ve büyüme desteklenmeli. Böyle bir yaklaşım benimsenmeli. Enerji fiyatlarıyla ilgili ciddi bir belirsizlik söz konusu. Enerji konusunda, özellikle de doğal gaz ve petrol konusunda az yatırım yapılıyor, bu arzı sınırlı hale getiriyor, bunun sonucu olarak da uzun sürede enerji fiyatlarının da daha yüksek kalmaya devam edeceğini görüyoruz. Global faiz oranlarındaki durum burada da geçerli. Bu, bölgeyi de bir bütün olarak etkileyecek bir durum. Onun için hepimizin birbiriyle daha iyi işbirliği içinde çalışmamız gerekiyor. Filistin’de yaşanan acılar, çok uzakta yaşanan olaylar değil. Burada insanlığın genel olarak bir inandırıcılık kaybı var. Hayatını kaybedenlerin yüzde 70’i, yüzde 80’i çocuksa, kadınsa, yaşlıysa eğer, en ufak vicdanı olan kişinin gece rahat uyuyamaması gerekiyor, rahat rahat sırtını dayayıp oturamaması gerekiyor. İşte bu yüzden bir arada çalışmamız gerek. Sadece iş dünyası ya da ekonomik entegrasyon açısından değil, siyasi ve jeopolitik sorunları çözmek açısından da bir arada çalışmamız gerekiyor.”