Fotoğraflarına baktığımızda bir fok balığının güldüğünü görmemek imkânsız. Gerçekte bu sevimli hayvanlar gülüyor mu bilmiyoruz anca fotoğraflarına bakılınca gülmemek elde değil. Fok balığı denildiğinde akla ilk gelen sesi, yerini yüzümüzde bir tebessüme bırakıyor.
Yüzgeçayaklılar sınıfına giren foklar hem denizde hem de karada yaşayabilen ender canlılardan biri. Onları ilginç kılan özelliği sadece bununla sınırlı da değil üstelik!
“Fok balığı nasıl bir balık?” diye siz sormadan biz size açıklayalım.
İsmini hep duyduğumuz, bir dönem sosyal medya dilinden “fok balıkları çok yalnız” diye nasibini almış fokgiller ailesi, etçil bir grup olan yüzgeç ayaklı türler arasında en büyük olanlardır. Balık olduğu düşünüldüğü için akıllarda kalan tek soru da memeli olup olmadığıdır. Bilimsel kaynaklara baktığımızda genellikle foklar, beslenme alışkanlıklarıyla balıklar ve deniz hayvanlarına çok benziyorlar.
Bazı insanlar, fok balıklarını balina veya yunus balığı gibi bir balık türü olarak düşündükleri için, fokları da otomatik olarak balık türü olarak algılıyorlar. Bu nedenle akıllara “Fok balığı memeli mi?” sorusu geliyor. Toplu bir cevap verelim: Evet, fok balıkları memeli hayvanlar sınıfına giriyor.
Peki gelelim bu memeliler hakkında az duyulanlara. İşte fok balıkları hakkında ilginç bilgiler:
- Vücut ağırlıkları 40 kg ile 2,5 ton arasında farklılık gösterirken boyları 6 metreye kadar ulaşabiliyor.
- Hamilelik süreleri 11 aydır.
- Çok gelişmiş bir koku alma duyuları var ve bu duyuyla kokuları 500 metreye kadar yakalayabilirler.
- “Nerede yaşar?” sorusunun cevabı: su altında 1,5 km derinliğe kadar ulaşabilirler.
- Bilinen bir kulak yerine özel bir işitme kanalları vardır.
- Yaşları, dişlerine bakılarak belirlenir.
- Çok yalnızlar, ama niye?
- Su altında gezinmesine yardımcı olan en önemli özellikleri gariptir ki bıyıklarıdır.
- Kanlarında sigara içenlerde olduğu gibi yüksek düzeyde karbonmonoksit vardır.
Vücut ağırlıkları 40 kg ile 2,5 ton arasında farklılık gösterirken, boyları da 1 ila 6 metreye kadar ulaşabilmektedir.
Foklar, vücut ağırlıkları ve boyları açısından oldukça çeşitlilik gösteren etçil deniz memelileridir. Bu hayvanların vücut ağırlıkları, türlerine ve cinslerine göre 40 kg ile 2,5 ton arasında değişebiliyor.
Boyları da genellikle 6 metreye kadar ulaşabiliyor. Bu da yine türleriyle alakalı bir durum. Fakat tek sebep türleri değil; farklı iklimlerde ve yaşam alanlarında bulundukları için adaptasyonlarıyla da ilgilidir.
Hamilelik süreleri 11 aydır.
Fokların hamilelik süreleri, memeli hayvanlar arasında alışılmışın aksine ortalama 11 aydır. Daha da ilginci ise hamile foklar, doğum yapabilmek için karaya çıkarlar. Bu süreç, dişinin doğum süresinin yanı sıra yavrunun büyüme sürecini de içeriyor. Fok balığı nerede yaşar diye merak edenlere bir cevap olabileceğini düşünüyoruz, çünkü foklar hem karada hem de denizde yaşayabilen ender canlılardandır.
Çok gelişmiş bir koku alma duyuları var ve bu duyuyla kokuları 500 metreye kadar algılayabilirler.
Foklar, çevrelerindeki dünyayı anlamak ve avlarını tespit etmek için son derece gelişmiş koku alma duyularına sahip canlılar. Oldukça hassas olan burunları, su altında bile kokuyu algılar.
Onların bu keskin koku alma yetenekleri ise özellikle avlanma ve tehlikeleri algılama konusunda onlar için hayatidir. Deniz altındaki avlarını bulmak, diğer foklarla iletişim kurmak ve potansiyel tehlikeleri sezmek için bu gelişmiş koku alma duyularını kullanırlar.
2 saate kadar su altında kalabilir ve 1,5 km derinliğe kadar ulaşabilirler.
Fokların su altında uzun süre kalma yetenekleri, bu memelilerin su altında avlanma ve hayatta kalma stratejilerini destekleyen önemli bir özelliktir. Sahip oldukları solunum sistemleri sayesinde uzun süreli dalışlar yapabilirler.
Fokların akciğer kapasitesi ve kanlarındaki oksijen taşıma kapasitesi, su altında daha uzun süre dayanabilmelerini sağlar. Bu hayvanlar, dalış sırasında nefeslerini tutabilirler ve metabolizmalarını yavaşlatarak oksijeni daha etkili bir şekilde kullanabilirler.
Fokların kulakları yerine, suya daldıklarında özel bir işitme kanalı vardır.
Fokların kulakları yerine özel bir işitme sistemine sahip olmaları, bu hayvanların su altında etkili bir şekilde işitme yeteneklerini sürdürebilmelerine de olanak sağlıyor. Özellikle su altında avlanma ve iletişim kurma ihtiyaçlarına uygun olarak evrimleşmiş bir işitme sistemine sahiptirler.
Bakıldığında bir fok balığının kulağını göremeyiz, ancak bu hiç duyamadıkları anlamına gelmiyor. Onların bu özel işitme kanalı, su altındayken su basıncının ve akustik ortamın etkilerini azaltmalarına yardımcı oluyor.
Fokların yaşları, dişlerinin tabanındaki daire sayısına göre belirlenir.
Fokların yaşlarını belirleme yöntemi çok basittir. Genellikle dişlerinin tabanındaki daire sayısına bakmak yeterli bunun için. Doğduklarında genellikle düzenli bir diş yapısına sahip olsalar da zamanla dişlerinde çeşitli değişiklikler meydana geliyor. Bu değişimler de diş tabanındaki şekil değişiklikleridir.
Yaşları ilerledikçe diş tabanında halka benzeri yapılar oluşuyor. Bu halkalar, fokların yıllar içindeki büyüme dönemlerini temsil eden bir gösterge gibidir. Bir yılda dişlerinde bir halka meydana gelir ve bu nedenle dişin tabanındaki toplam halka sayısı, fokun yaşını kolay bir şekilde göstermiş olur.
Çok yalnızlar, ama niye?
Fok balıkları, Akdeniz gıda ağının en tepesinde olmaları sebebiyle korunmaları oldukça mühim. Fakat bir dönem sosyal medyanın diline de düşen “fok balıkları çok yalnız” ifadesinin sebebi, nesillerinin tükenmesinden kaynaklanıyor.
Tüm Akdeniz kıyılarında yaşarken günümüzde yalnızca ülkemiz, Yunanistan kıyıları ve Afrika’nın kuzeybatı sahillerine sıkışmış vaziyetteler ve yok olma tehlikesi yaşıyorlar. Habitat kayıpları, fazla avlanma ve kasıtlı öldürülmeleri bu tükenmenin başlıca sebebi.
Su altında gezinmesine yardımcı olan şey bıyıklarıdır.
Vibrissae olarak bilinen bıyıkları, su altındaki çevrelerini daha iyi keşfetmelerine ve avlarını tespit etmelerine yardımcı olan, âdeta bir titreşim mekanizması görevi görüyor. Hassas bir şekilde çevresel dokunma ve basınç değişikliklerini algılamak için evrimleşen bu bıyıklar, su altındayken çevrelerindeki nesnelerin ve avların hareketini algılayabiliyorlar. Suyun içindeki dalgalanmaları ve su altındaki engelleri hissetme yetenekleri, fokların avlarını tespit etmelerini ve çevrelerindeki değişikliklere hızlı bir şekilde tepki vermelerini sağlar.
Kanlarında, sigara içenlerde olduğu gibi yüksek düzeyde karbonmonoksit bulunuyor.
Şaşırtıcı bir şekilde bu memelilerin kanlarında yüksek düzeyde karbonmonoksit bulunmasının derin dalışlarda uzun süre nefeslerini tutmalarından kaynaklı olduğu düşünülüyor. Ayrıca dalış sırasında beyin sıcaklıklarının 3 derece kadar düşmesi, beyinlerinin oksijen ihtiyacını azaltıyor ve böylece dalış kapasitelerini artırıyor. Bu sayede yiyecek bulmak için gerektiğinde 2000 metreye kadar dalış sergileyebiliyorlar.
Fokların dünya üzerindeki çeşitli özellikleri ve davranışları, hayvan bilimine dair ilginç bilgiler sunarken “onlar hakkında aslında ne kadar da az şey biliyormuşuz!” dedirtiyor.
Hayvanlarla ilgili diğer içeriklerimiz: