Bu dünyada, bir bardak buz gibi suyun ferahlığını aşan pek az şey bulunuyor gibi görünüyor. Su, genellikle diğer içeceklerin tadını aldığımızdan daha lezzetli olabilir ve bazen kahve veya meyve suyundan bile daha rahatlatıcı olabilir. Ancak, ne yazık ki, birçok insan tüketmeleri gereken miktar kadar su içmiyor ve bu doğal kaynaktan kendilerini mahrum bırakarak vücutlarına zarar veriyorlar. İşte yeterince su içmediğinizi gösteren 13 işaret:
AĞIZ KURULUĞU
Oldukça açık bir belirti olmasına rağmen, su dışındaki içeceklerle giderilmesi hatalı olabilir. Ağzınızda bu yapışkan ve hoş olmayan hissiyatı hissettiğinizde, genellikle ilk tepkiniz bir sıvı içmeye yönelmek olur. Ancak unutmayın ki şekerli içecekler sadece kısa vadeli bir çözüm sunarlar. Su içmek ise ağız ve boğazdaki mukus zarlarını yumuşatır ve ilk yudumdan itibaren sizi rahatlatır.
CİLT KURULUĞU
Cilt, vücudun en büyük organıdır ve düzenli olarak nemlendirilmeye ihtiyaç duyar. Kuru bir cilt, susuzluğun erken belirtilerinden biridir ve zaman içinde daha ciddi sorunlara yol açabilir. Ayrıca, susuzluk terlemeyi de olumsuz etkiler ve insanlar terlemediğinde vücut, gün boyunca biriken kir ve yağı temizleme görevini yerine getiremez.
GÖZ KURULUĞU
Su alımının yetersiz olması, kuru ve kan çanağı gözlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücuttaki su seviyesi düştüğünde, gözyaşı kanalları kuruyabilir ve bu özellikle kontak lens kullanan kişilerde ciddi sorunlara yol açabilir.
AŞIRI SUSAMAK
Geceyi alkol sonrası geçiren herkesin sabahları susuzluk hissiyle uyanır. Alkol vücuttaki suyun tükenmesine neden olur ve beyniniz, vücut su seviyesi uygun bir seviyeye gelene kadar size su içme ihtiyacını hatırlatır. Vücudunuzun size verdiği bu sinyalleri dikkate almak her zaman önemlidir, çünkü vücudunuzun neden bahsettiğini biliyor!
EKLEM AĞRISI
Vücuttaki kıkırdak ve spinal disklerin yaklaşık yüzde 80’i sudan oluşur. Bu yapılar, her attığımız adımda kemiklerin birbirine sürtünmesini ve aşınmasını engellerler. Su alımının yeterli olması, koşarken, atladığımızda veya hatta tuhaf bir şekilde düşme gibi durumlarda oluşabilecek şokları emer ve yumuşatır.
KAS KÜTLESİ AZALIR
Kaslarımızın büyük bir bölümü sudan oluşur. Bu nedenle vücudun yeterince su alamaması, kas kütlesinin azalmasına yol açabilir. Egzersiz öncesi, sırası ve sonrasında su tüketmek sadece vücudu nemlendirmekle kalmaz, aynı zamanda vücudun suyunu doğru bölgelerde tutmasına yardımcı olur. Bu da inflamasyon ve ağrı riskini azaltabilir.
HASTALIK SÜRESİ UZAR
Su tüketimi, vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Organlarımız, bazı atık ürünleri süzerek vücut için temizlerler, ancak bu işlemi düzgün şekilde gerçekleştirebilmeleri için suya ihtiyaçları vardır. Vücut, kan gibi suyun başka bölgelerde depolanmış olanını kullanmaya çalışırken, yeni sağlık sorunlarına yol açabilecek bir dizi probleme yol açabilir.
SÜREKLİ YORGUNLUK HALİ
Vücudun susuz kaldığında, daha önce belirttiğimiz gibi, kandaki suyu kullanmaya başlar. Bunun sonucunda kandaki su seviyesinin düşmesi, vücudun yeterli oksijen almasını engelleyebilir. Bu da oksijen eksikliği ile sonuçlanarak yorgunluk ve uyuşukluk gibi sorunlara neden olabilir.
AÇLIK KRİZLERİ
Susuz kalan bir vücut, daha fazla yiyeceğe ihtiyaç duyduğunu yanıltıcı bir şekilde düşünmeye başlar. Bu durum gün boyunca devam edebilir ve gece boyunca gereksiz atıştırmalıklara sürükleyebilir. Oysaki yemek yemek, vücudu daha fazla sindirim işlemi ile uğraştırırken, su içmek onu temizler ve organlarınızın diğer önemli görevlerini yerine getirebilmesi için gereken enerjiyi sağlar.
SİNDİRİM PROBLEMLERİ
Susuzluk, sindirim sistemi üzerinde önemli etkilere sahiptir. Doğru derecede hidrasyon olmadan, midedeki mukus miktarı ve kalitesi azalabilir, bu da üretilen mide asidinin iç organlara zarar verme potansiyelini artırabilir. Genellikle bu durum mide ekşimesi ve sindirim problemleri gibi sorunlara yol açar.
KABIZLIK
Dehidratasyon, kolonun, sindirim sürecinin bir sonraki aşamasında bağırsaklara lazım olacak suyu kullanmasına sebep olur.
İDRAR PROBLEMLERİ
İnansanız da inanmasanız da, günde 4-7 kez idrara çıkmıyorsanız bu, vücudunuzun yeterince su almadığını gösterir. İdrarın koyu renkli olması da susuzluğun bir diğer belirtisidir. Aşırı durumlarda, dehidrasyon idrar yolu enfeksiyonlarına yol açabilir ve bu durumda derhal bir doktora başvurmak gerekir.
ERKEN YAŞLANMA
Yaş ilerledikçe, vücutta bulunan su oranı doğal olarak azalır. Bu nedenle yaşlandıkça daha fazla su içmeye özen göstermek önemlidir. Erken yaşlanmanın dış görünüşteki etkileri daha belirgin olabilirken, iç organlara verdiği zarar da göz ardı edilmemelidir. Eğer vücudunuzu uzun süre boyunca genç tutmak istiyorsanız, yaşam boyu yeterli su alımına dikkat etmek büyük bir önem taşır.